3 Mayıs 2011 Salı

4 TEKERLEKLİ SEVMEK..













elleri tebeşir kokan bir ilkokul çocuğunun,
iki yanından ok çıkardığı bir kalp gibi.


rengi belli;


zülüfleri başının örtüsünden, baş örtüsünden sarkan,
ve her sabah imamla birlikte seherin gelişine eşlik eden Züleyha'nın
yanaklarının rengi; "kırmızı"..


kırmızı ise şehirdeki süslü yosmanın,
arasından 'bir sevmek geçecek kadar açık'
ve 'aşık olunacak kadar hacimli' dudaklarına sürdüğü boya..


boyayı Muzaffer abi getirmiş taa Alamanyadan.
sürünsün ve süslensin istemiyor oysa ki,
lakin yosmanın itikat edeceği tek söz;
'peydahlama' metodunu kalite-kontrol yöntemiyle tedavüle geri kazandırmak..


çocuğun babası Kazım olacak bu evvelden belli
anasının karnından çıktığı ilk saniye vurulmuş yavuklusuna


yavuklu ne demek bilinmez
sanki yamuk/yumuk bir şey gibi
sahi ya aşk da öyle değil mi?


derken, Eminönü'nde bir balık.
çıkmış Haliç'e,
kendini bulmak istiyor.
atmış oltayı denize.
deniz yosun kokuyor,
yosun ne yeşil, ne mavi.
ne rengi belli, ne de şekli.


bir nefes çekiyor soluklarına
hiç bırakmıyor amma
bir kez daha içine alası var bu kokuyu.
bir nefes, bir nefes daha.
aralıksız..


durakta bekleyen genç kız yeni ayrılmış sevdiğinden.
afedersiniz bölüyorum ama ayrılmak ne demek?


ten denen et parçasının prangaya tek başına vuruluşunun isyanı değil midir?


her neyse, kız az sonra yaslanmış camına dört tekerleklinin camına,
bir şeyler karalıyor ama görmek ne mümkün
kalem hakikaten de kapkara/zifiri.
bakışları da öyle keza, öfkeli.


öfkesi ayrılıklara değil, pişmanlıklara asla.
lakin kızın şikayeti "özlemek" denen o lanetliğe.
bir kez daha her neyse..


tam şu anda iki adım ötede, bir camii.
içine girip dua etmek isterken ademoğlu,
Rab sormaz mı kuluna
"nedir her randevuya geç gelişinin yahut hiç gelmeyişinin nedeni?"


oysa ben Sevgiliyi asla bekletmemişimdir.
Hak'tan öte sevgili?


"derin mevzu bunlar aga" der ya sokak çocukları (?)
bu mevzu da aynen öyle.
peki ya bir kez dahi sokak çocuğu olmayı tadamayan,
ancak bodrum kattaki evlerinin hiç olmayan balkonuna
çizdiği seksek ile "ben çocuğum" diyebilme hazzını yaşamaya çalışan Ali,
nam-ı diğer cin Ali, cin ne demek bilir miydi?


uzaktan ritimli sesler geliyor ancak biraz korkutuyor.
mahallede yeri bulunmayan bakkal mı geçirmiş trafik kazasını?
kan/sız deniyor bize, yardım etmek isteyince kazazedeye.


bu ülkede bütün küfürleri yedikten sonra sahip olduğum
"elleri tebeşir kokan çocuğun çizdiği kalp" ve "zülüfleri sarkan Züleyha'nın yanakları"
kadar al bir kalbe sahip oluşum ne için yadsınır ki?
bilinmez..


telgrafa yazılır birkaç satır aşk,
ve postalanır sevgilinin gözlerinden omuzlarına uzanan boynuna.


derken dere tepe düz gidilir ve nihayetinde yolun sonuna gelinir.


gökten 3 elma düşer ve ayrılan otobüs ile;


"...4 tekerlekli sevmek biter..."


HANİFE ŞİŞEN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder