5 Haziran 2011 Pazar

Yıldızlar ne zaman ölür?







29 Ağustos’tan beri  hiç yıldız göremez oldu gözlerim..
Nedendir bilinmez lakin tam da o gün bir yıldız kaymıştı ya hani
Hatta sen bir dilek dilemiştin;
Beni istemiştin..
Belki de daha o anda belliydi birbirimizi semada arayacak oluşumuz
Belki de bir kanıtı idi başlamaması gereken bir hikayeye başrol oyuncusu oluşumuz..

Rüzgar yavaştan eserken, kısacık saçlarını dalgalandırıyor olmalı o gün;
Sen terasta arkadaşlarınla laflarken
Belki de hiç dinlemiyordun sevda öykülerini
Çünkü asıl öykü senin içinde yer alıyordu..
Gökyüzüyle yudumluyordunuz kahvelerinizi belki
Belki de falında çıkmıştım tıpkı benim iskambilim gibi..
Sahi ya falcılara o kadar çok inanırdık ki
Yahut bir papatyaya
Sevmiyor çıksa bile başka bir tanesini şahit tutardık cinayetimize

Papatya demişken
Hani senin saçıma taktığın kadar güzeli olamadı ki hiçbiri..
Çünkü üstünde vardır o güzel ellerinin izleri
Ellerin ki saçlarıma dokunan tek etki
Ve gözlerin;
Alnımı secdeye koyduğumda beni O’na yaklaştıran en mucizevi
En sahipleyici şeylerindi..
Gözlerimden düş’e’meyen o damlalar var ya hani;
Hasret kaldı sana her biri
Oysa tek bir saniye görselerdi seni
Dizlerinin kabukları kalkacak şekilde düşeceklerdi..

29 Ağustos’tan beri çok şey değişti sevgili..
Mesela ben artık şiirlerimde söyler oldum bu kelimeyi
Ve daha nicesini
Kalmadı hiçbir sahibi
Belki de bendim böyle oluşunun tek faili
Ama gelecek nerden bilinebilirdi ki?

O kadar şey söylemek gerekir ki
Lakin boğazıma takılır hepsi
“keşkelerin ikimize” yazıldığı bir müziği
Ya da daha nicelerini
Tek başına mırıldatır oldu bana birileri

Kabirleri nerede bilmem ama beni dilediğin yıldızlar öldü;
Işığımız söndü..

Ama şunu bilmelisin ki;
Ben beklerim yine aynı hikayeye gebe olan yıldızların benim de terasıma gelişini..


 Hanife Şişen
6 Mayıs
2011