21 Ekim 2011 Cuma

YAR'dan Adam..





Kış ortası..

Ellerimiz buzlaşana kadar kardan adam yaptığımız,
Yahut yapmaya niyetlendiğimiz halde cesaret bulamadığımız günlerdendi..
Tarih olarak hatırlamam lazım ise düşünmek icabet eder;
Aylardan Ocak,
Ama Şubat da denebilir hani.
Öyle sonuna denk gelmişsin ki, sanki her şeyi özetler gibi
Bir sonu başlangıç, başlangıcı ise aslında bir sona dönüştürmek ister gibi..
Ayın 31’i..
Ben uzak memleketten, sen ise gurbet elden gelmişsin bu şehre o günlerde
Şehr-i İstanbul’a..

3 rakamını sevdiğinden midir bilmem ama
vuslatı bekleyişimiz bile 3 ayı geçikti..
tıpkı el ele vereceğimize 3 eylülde karar verişimiz gibi..

ya da tam da bahsettiğim gibi sonları seviyor olmalısın sen;
3üncü ayın sonuna yaklaşılan ayrılık vakti
Ve dönüş için beklenilen Ocak sonu deliliği..

Sahi ya ilk kez mi aramıştın beni o gün yoksa aradığın yüreğim miydi?
Sesini duymaya korkar olan duyularım, her zamanki gibi nazikti
Ve yavaşça reddetti sesini..
Oysa duyulsaydı sevgilinin nefesi
Kardan adam eriyecek, yardan adam bir kez daha sineye girecekti..

Hani bir de evime kadar gelişin;
Hatta evimi yanlış öğrenip karşı apartmanın penceresinde göz gezdirişin,
Hatta kımıldyan perdenin arkasında beni bekleyişin..

Oysa ne çok istemiştim ellerine sarılıp yüreğine dokunmayı,
Perdeyi aralayıp sana kavuşmayı..

Şimdi bir düşündüm de neden yazıyorum bunları ?;
Yine gördüm de beni beklediğin köşeyi;
Ocağın sonu, ayrılığın hüznü, yaşanmışlıkların hatırası ve bir de dönüşünün neşesi..

Ve seni aylar sonrasında gördüğüm o yeri,

Her nefes almaya çıkışımda nefesim olmadan görmeyi

İstemiyorum artık kışın gelmesini, Ocağın bitişini..



 Hanife Şişen
2011.